Her gün doğuyor güneş. Kapının keskin aralığından içeri süzülüyor.
Her gün doğuyor güneş. Kapının keskin aralığından içeri süzülüyor. Yeniden inanmak için, yeniden başlamak için, yeniden doğmak için belki sebepler doğuruyor.
Kalbimiz bir adımı bile çok görürken, dağları, denizleri aşıyor zihnimiz. Gücümüz aslında öyle yerinde ki çoğu zaman, ne alıkoyuyor bizi, dünyaya benliğimizi duyurmaya?
Ne yoruyor bu kadar kalbimizi, ne yarım, eksik bırakıyor ruhlarımızı? Bildiğim tek bir şey var, sen , sen olduğun sürece, duygularını zihninden ayrı yaşatmadığın ve her doğan güneşe inandığın sürece, kapıları bir bir açıyorsun, tek tek süzülüyorsun içeri o sabahın sıska güneş ışıkları gibi, çoğu zaman kontrolsüz, usulca, akışa inanarak.
Sonra şekilleniyor dünya, gözlerinin önünde. Bir gün bir bulut, yağmur sanıyorsun onu, oysa içinde coşmaya hazır hayallerin. Kapıda bekleyen, umutların.
Duygular, elbiselerini giymiş, gözlerinin önünde, seni o yalınayak çocuğun yaşama sevincine inandırıyor.
SONRA yırtıcı bir kuşun denizin üzerinde hızla yükselmesi gibi inanıyor zihnin yapacaklarına.Bir gün olacağın kendine.Bir gün başaracağına olan derin ama bir okadar suskun inancına sarılıyorsun. Bir insan sesine, omzuna dokunacak bir tene ihtiyacın olduğunda duyumsadığın o sıcaklık, seni insan yapıyor. Ama biliyorsun , doğduğun andaki kadar yalnızbaşınasın. Bir okadar da güçlü ve erdemlisin.
Akşam iniyor,yavaş yavaş çatıların üzerindeki solmuş turuncu tuğlalara. Her akşam kadar ürkek, her sabah kadar da güçlü olman gerektiğini hatırlatıyor sana.
Ne yapman gerektiğini iyi biliyorsun. Nereye uzanman, nerede durman, nerede tekrar yol alman gerektiğini. Her tümsekte, durup dinlenir biraz da düşünürsen, daha da derinleşecek yol. Daha da seni enginlere taşıyacak. Her gittiğin yerde, her ulaştığın yolun sonu, daha da büyütecek, daha da çok şey anlatacak sana. Yeter ki duy, dağın arkasındaki sesi de, sessizliği de. Çünkü yaşamak dediğin tamda bu. Bırakmadığın an , yol almaya başladığın andır.
Sevmekten vazgeçmediğin an, sevildiğin andır. Bir gün, dünyada yaşayan tüm canlıların birer gökkuşağı yansıması olduğunu göreceksin. Narin, kırılgan, bir o kadar derin, canlı, rengarenk. Bir gün sen de bir gökkuşağı gibi, güneşin suskunluğunu bozan bir yağmur damlasına dönüşeceksin. Bir gün, yalnızlığını o gökkuşağının renkleri arasına gizleyip, bildiğin tüm sevgi sözcükleriyle sarılacaksın yaşama sevincine. Attığın her adım, hayallerine dönüşecek, gerçekleşen her hayalin, seni bambaşka bir dünyaya yolculayacak. İÇİNDEKİ gökkuşağının sesine kulak ver. Seni yaşama sevincine götürecek.